beyin arızası gibi.
ben arabayı notere satışını vermeye götürüyordum. bilenler bilir, ankarada pembe köşke çıkan bir eşşek anırtan yokuş var, araçtan orada bir duman yükseldi, bıraktım arabayı oraya kenara kaçtım. çevre esnaf yetişti su falan söndürdük aracı. altta bir yerler ısınmış aracın döşemeyi yakmış. o olaydan sonra , aracın arkasından bakamadım bile. koltuğunda çok sevdiğim bir beşiktaş forması vardı. onu bile çıkaramadım, torpido gözündeki eşyalar falan. öyle verdim arabayı. arkasından dönüp bakamadım bile yaşlı gözlerle. lanet okuttu bana.
yani demem o ki , arabamızı hepimiz seviyoruz ama bu da can yani. adamı bu kadar stres sahibi yapan şeylerden kurtulmak lazım. sat diyorum kurtul diyorum başka da birşey demiyorum.