ACTA nedir?
Zira ben de internet'in kötüye kullanımı konusunda oldukça rahatsızım.Sizden ve buradaki tüm arkadaşlarımdan sadece 2 dakikalarını ayırıp beni can gözüyle okumalarını isteyeceğim, çünkü hiçbirimiz; ufak kardeşlerimizin abuk subuk internet sitelerine girmelerini ve fikirlerimizin çalınmasını istemeyiz. Sadece 2 dakikanızı istiyorum sizden.
Burada sizlere Adolf Hitler'i, tüm dünyaya tek başına meydan okumuş cesur bir kahraman olarak tanıtabilirim, tabi ölümüne yol açtığı milyonlarca masum insanı saymazsak.
Burada sizlere Veli Göçer'i, binlerce aileye ev yapmış bir hizmet gönüllüsü olarak da anlatabilirim, tabi eksik ve ucuz malzemelerle yaptığı evlerde oturduğu için 17 Ağustos'ta hayatını kaybeden onbinlerce insanı saymazsak.
Burada sizlere atom bombasının ne kadar mucizevi bir enerji kaynağı olduğunu da anlatabilirim, tabi adeta deney hayvanı gibi kullanılarak öldürülen yüzbinlerce Hiroshima ve Nagasaki vatandaşını, ve hala orada sakat doğan bebekleri saymazsak.
Gelelim konumuza, ben burada sizlere "güvenli internet" adı altında ACTA yasasını da övebilirim.İyi de nedir bu ACTA veya benzeri yasalar? Açıklayayım;
ACTA, yasal olarak her internet kullanıcısının ne yaptığını an be an gözetleyebilme hakkı verir.
ACTA, "telif hakları" adı altında internet'teki dosya paylaşımını bir suç olarak görür ve engeller.
ACTA, kendi Facebook sayfasında bir şarkı, film veya
kitap alıntısı paylaşan bir insanı, yine bu "telif hakları" adı altında hapse attırabilir.
ACTA, her internet kullanıcısına potansiyel bir suçlu gözüyle bakar.
ACTA, yasal olarak sizi fişleyebilme hakkı verir.
Ve ACTA sadece internet'i de kapsamaz. Açılımı "anti-counterfeiting trade agreement" olan bu yasa, ülkedeki tohum üretimini de telif hakları adı altında kendi tekeline alır. Yani bir çiftçi kendi tohumuyla ve sürekli olarak ekim yapamaz, gidip ithal ve tek kullanımlık tohumları almak zorundadır.
ACTA, milyonlarca insanın muhtaç olduğu ilaç ve hapların ülkeye girişini kendi elinde tutar ve istediği an engelleyebilir.
ACTA, şu ana kadar internet'e getirilmiş herhangi bir sansürle kıyaslanamayacak derecede ağır ve insan haklarına aykırı bir yasadır.
Bu yukarıda saydıklarımı zaten illegal olarak veya çeşitli kılıflar uydurarak yapabiliyorlardı. Cep telefonlarımızdan, internet'teki IP adreslerimizden zaten gözetlenebiliriz. Aynı şekilde çiftçilerimiz çoktan bu tek kullanımlık ve kanserojen GDO'lu tohumları almaya mahkum bırakılmış durumdalar.
Fakat artık bunu "yasal" olarak ve daha rahat yapmak istiyorlar.
"Güvenli internet, fikir hırsızlığına hayır, çocuklarımız kumar ve porno sitelerine girmesin, gençlerimiz kötü etkilenmesin...". Kulağa ne kadar da masum geliyor değil mi?
Fakat bu maskeleri dinleyecek olursak Birleşmiş Milletler ve Nato yıllardır Ortadoğu ve Libya'ya "sevgi, barış, demokrasi, kardeşlik" adı altında bombalar yağdırıyor. Olmadı, iç isyanlarla buradaki insanları birbirlerine vurdurtuyor.
ACTA göründüğü gibi masum bir yasa tasarısı değildir. Bütün AB ülkelerindeki insanlar bu yasanın imzalanmaması veya imzanın geri çeilmesi için yürüyüşler yapmaktalar, hem de her Avrupa ülkesinden yüzbinlerce insan... Tabi bu haberleri televizyonlarda göremezsiniz. Bulgaristan, Polonya ve Almanya gibi Avrupa Birliği ülkeleri, halkın yoğun protestosundan çekinip ACTA'ya olan desteklerini geri çektiler.
ACTA'yı ilk imzalayan ülkelerden biri de Amerika'ydı. Peki Amerikan halkı ne mi yaptı? Amerikan halkı her zamanki gibi uyudu ve uyumaya da devam ediyor.
Fakat ben, kendi ülkem ve özgürlüğüm adına, yasal yollarla her an denetlenmeyi, fişlenmeyi ve kendime ait Facebook, Twitter profillerimde bir şarkı paylaşırken "ya başıma bir şey gelirse?" tereddütüne düşmeyi reddediyorum.
Medya, sizi sevmeniz gereken insanlardan nefret ettirebilir, nefret etmeniz gereken insanları da size sevdirebilir. Zira dünyadaki 1500 gazete, 1100 dergi, 9000 radyo istasyonu, 1500 televizyon istasyonu ve 2400 yayınevi sadece 3 kuruluşa aittir. Bu verdiğim rakamlar resmi ve doğrudur. Neredeyse bütün medya, tek merkezden kontrol edilir.
Şimdi aynı monarşiyi ve hükümdarlığı internet üzerinde de sağlamak istiyorlar.
Ve yine ben, "fikir ve telif haklarına saygı" adı altında sadece belirli kuruluşların yayınladığı yazıları okumaya mecbur kalan, tek tip düşünen, tek tip yaşayan "özgür köle" sürüsüne katılmayı da reddediyorum.
Burada ACTA'yı bu genç insanlara öven sizleri suçlamıyorum, sizler belki de iyi bir şey yaptığınızı zannediyorsunuz. Fakat ACTA'nın gerçekte ne olduğunu öğrenmek için lütfen internet'e bir göz atın. Evet evet, internet'e... Zira en azından şimdilik özgürüz o internet'te. Ve "insan hakları, duyarlılık" gibi kılıflarla bizlere yedirilmeye çalışılan ACTA, AB parlamentosunda bile "düşünce özgürlüğüne karşı" olduğu gerekçesiyle tartışılıyor bugünlerde. Kaçınızın bundan haberi var?
Ha bu arada, Twitter'da içerisinde "ACTA" sözcüğü geçen hiçbir tweet, trend olamıyor. Trend olamıyor, zira insanların ACTA'nın gerçekte ne olduğunu bilmemeleri gerekiyor. Twitter bile, ACTA kelimesine karşı sansür uygulamış durumda.
Allah aşkına, siz hangi özgürlükten ve saygıdan bahsediyorsunuz?
Hepinize "güven dolu internet"li günler diliyorum. Teşekkür ederim."
Kaynakça:http://michaelsikkofield.blogspot.com/2012/04/ismail-mutfakta-biri-mi-var.html
Arkadaşlar durum çok ciddi.