Dursun'a vesikalık fotoğraf gerek
Dursun iş için başvuruda bulunmuş. İşe alınması için, bazı belgelerle birlikte 8 adet de vesikalik fotoğaf istemişler.
Dursun vesikalık fotoğrafın nasıl bir şey olduğunu bilmiyormuş. Hemen akil hocası Temel'in yanına koşmuş, durumu anlatmış. "Boyle, boyle..."
Temel: "Vesikalık fotoğraf?.. pilduğum kadaruyla, belden yukarı çekilen fotoğrafdur..."
Dursun: "Eee, ne edeceuz?"
Temel: "Sen şuraya çukur kaz, içine gir. Ben de fotoğraf makinesi getireyum, çeker veririz"
Dursun başlamış çukur kazmaya. Temel de fotoğraf makinesi getirmeye gitmiş.
Gelince bir de bakmış ne görsün? Dursun 8 tane çukur kazmış!..
Temel: "Ula Dursun, neden 8 tane çukur kazdun?"
Dursun: "8 tane vesikalık lazım ya"
Temel: "Ula salak, ne gerek var idi, ben zaten 8 tane fotoğraf makinesi getirmiş idum da!.."
Temel birgün keçinin boynuna tasma takmış gezdiriyormuş. Arkadaşı Dursun yolda onu görüp:
- Ula Temel Napiysin ?...
- Ula cörmiymisin Çöpeğimi cezdurayrum Dursun kardeşim...
- Ula Temel bunun boynuzlari var....
- Valla ben onin özel hayatina karişmayrum
Temel dünya turuna çıkar ve yolu Canada'ya da düşer. Kırk yılda bir Karadeniz'de hamsi avlamaktan daha değişik bir fırsat çıktığını düşünerek buz tutmuş bir gölde, buzu kırıp balık tutmaya özenir ve işe koyulur. Tam buzu kıracakken, insanın içini titreten bir ses duyulur:
- Oğlum burada balık yok!
Temel az öteye gidip tekrar buzu kıracakken ses yine gürler,
- Burada balık yok dedim sana...
Temel'in eli ayağı titreyerek seslenir:
- Tanrım, sen misun yoksa?
Ses yeniden duyulur,
- Hayır oğlum, ben buz hokeyi stadının spikeriyim.